Mevlâna Rubailerinin Türkçe Çevirileri Üzerine Bir Değerlendirme

Hamza TANYAŞ

Öz


Büyük mutasavvıf ve düşünür Mevlâna, vahdet-i vücud çerçevesinde ilahî aşk görüşünü ve mistik duygularını daha çok şiir şeklinde ifade etmiştir. Mevlâna’nın düz yazı ile yazılmış Fihî Mâfih, Mecalis-i Seb’a ve Mektubat isimli üç eseri yanında, Mesnevî (6 cilt ve 26.000 beyit) ile Divân-ı Kebir veya Divân-ı Şems (45.000 beyit) isimli iki büyük manzum eseri daha bulunmaktadır. Mesnevî’de tasavvuf ve vahdet-i vücud hakkındaki görüşlerini didaktik olarak, fakat coşkulu bir şekilde anlatır. Ayrı-ca Mesnevî’de muhatap kabul edilen halk kitlesinin kolay kavraması için konular hikâyeler ile somut şekilde işlenmiştir. Divân-ı Kebir’de ise, tasavvuf ve ilâhi aşkı kendisi için yazdığı kabul edildiğinden, daha lirik, coşkulu ve soyut bir ifade tarzı görülür. Rubailere gelince, bunlar Divân-i Kebir’in 2.000’e yakın rubaiden oluşan bir bölümüdür. Mevlâna’nın iç âlemini ve ilâhî aşk duyuşunu şiir sanatının bütün güzelliği ile bu rubailerde görmekteyiz. Doğu İslâm dünyasında olduğu gibi, Batı dünyası da Mevlâna’yı başlangıçta genellikle Mesnevi yolu ile tanımakta olup, Divân-ı Kebir ve onun bir bölümü olan rubailerin değer ve önemi ise daha sonra anlaşılmıştır. Türkiye’de 1932’den itibaren 107 rubainin düz yazı çevirisi ile başlayan bu çalışmalar, 1970’li yıllarda bütün Mevlâna rubailerinin düz yazı ile diğer önemli bir kısmının manzum çevirisi şeklinde sonuçlanmıştır. Bu makalede söz konusu çeviriler üzerine bir değerlen-dirme yapılmaktadır.

Anahtar Kelimeler


Rubai; Vahdet-i vücud; İlahi aşk; Lirizm.

Tam Metin:

PDF

Refback'ler

  • Şu halde refbacks yoktur.